Sayfalar

26 Ocak 2016 Salı

#Inspiration



Glam Rock'tan ilham alıp bu hafta için size bir kaç stil önerisi hazırladım. 





Altın yaldızlar, desenler, parlak ayakkabılar, daracık pantolonlar... 



Işıltılı ve sarsıcı bir stilim olsun diyorsanız aynı ceket ve pantolonla giyebileceğiniz iki farklı önerim var. Gömlek,tişört ve pantolon için Topman, ceket için Zara, rugan bot için Elle, diğer bot içinse H&M uğranacak mağazalar listesine eklenebilir.

Şatafatlı kostümler, altın parıltısı ve pembenin en göz alıcı tonu.. Bu ışıltılı stile sahip olmak için önerime bir göz atın derim.
Tulum ve kozmetik ürünleri H&M, ayakkabı için Zara, küpeler içinse Accesorize..


Bu arada "Nedir bu glam rock?" diyorsanız biraz sabredin ve takipte kalın! Çok yakında ;)

17 Ocak 2016 Pazar

Dünyaya Düşen Adam

Başka bir gezegenden, evrene müzik, cesaret, biraz yaratıcılık ve çokça neşe getirmek için dünyaya düşmüş bir adamdı o. Senelerce pek çok jenerasyona ilham verdi ve dünyayı terk etti. Kim bilir belki bir yıldız olmuş gökyüzünden hala bize yol gösteriyordur.
1973 Aladdin Sane

   
David Bowie’nin  ölümü ardından neler yaptı diye yazı yazmayı planlamıyordum. Aksine henüz ölmemişti ki okuduğum bir derginin sezon teması müzik ve modaydı. Aklımda beliren David Bowie silüeti sayfaları karıştırırken karşıma çıkmıştı ve ben de kendi gözümle David Bowie’yi yazmaya heves etmiştim. Ölümü ardından yazıyor olmak epey üzdü.

1967’de kendi ismiyle aynı adı taşıyan albümüyle müzik dünyasına girdi. 20 yaşındaki bir genç için o dönemlerde oldukça iddialı bir müzik türü seçmişti: ROCK! 



  Bundan iki yıl sonra “Space Oddity”yi çıkardığında başka bir gezegenden geldiğine ikna olmuştu insanlar.
   
   Sayısız düet, sayısız başarı var biyografisinde. Sahne kostümleri, şarkıları, klipleri, filmleri…


   Her zaman değişken bir yapıya sahipti. Her yeni albüm yeni bir karakterdi. Bowie’nin klasik dönemi dedirtecek “The Man Who Sold The World”, 2010'da tüm zamanların en iyi 100 albümü listesine girecek olan “Hunky Dory”, ardından “Ziggy Stardust”, “Aladdin Sane” ve “Thin White Duke” sadece bir kaçı bu karakterlerden. Kısacası her biri ayrı bir hikayeydi albümlerinin.


Gelelim moda dünyasında Bowie etkisine! 

   
David Bowie, sahnesi ve klipleriyle de her zaman moda dünyasına göz kırptı. Bowie’den ilham alan koleksiyonlar hazırlayan tasarımcılardan tutun da, tasarımcılarla yaptığı iş birliklerine ve moda çekimlerine kadar.

Louis Vuitton reklam filmi için kamera karşısına geçen David Bowie.

David Bowie ve Alexander McQueen iş birlğinin ortaya çıkan muazzam sonuçları!

Kimi zaman feminen bulunan giyim tarzı çok eleştirildi. Ancak giyim tarzı hep farklı ve kendine özgü oldu. 


  

18 aydır kanserle mücadele ediyordu. Buna rağmen 2016 yılı içerisinde piyasaya sürülecek olan albümü Blackstar için çalışıyordu. Ne yazık ki doğum gününden iki gün sonra (10 Ocak 2016) hayatını kaybetti.

   

Dünyaya düşen adam yeryüzüne dev bir imza attı ve gitti. Müziğe, modaya, hayata kattıkları ile hatırlanacak ve daima yenilikçiliğin adı olacak David Bowie.

10 Ocak 2016 Pazar

400 Yıllık Melodi:Blues

Finallerden vakit bulamadığım için bir türlü yazamadığım ikinci yazım için konu düşünürken kulağıma bir takım notalar çalındı.  Ben de sizi beraberimde bu notaya sürüklemeye karar verdim.

Bu sefer hep beraber 400 yıl öncesine gidelim istedim. Kökleri Afrika’ya dayanan bir müzik türü “blues”. İsmini ise Batı Afrika kültüründeki cenaze ve yas törenlerinde kullanılan ve acıyı ifade eden çivit renginden alıyor. Blues 17. yüzyıldan itibaren Afrika’dan gelen kölelerin tarlalarda çalışırken söyledikleri, hüzün,umut,özgürlük,acı temalı şarkılardan doğuyor.


1865’ten sonra köleliğin kaldırılmasıyla Amerikan toplumunda da hızla yayılıyor ve 20.yüzyıla ulaşıldığında Amerika’nın pek çok şehrinde blues melodileri duymaya başlıyoruz. Şehirlerdeki kültürlerle birleşip çığ gibi büyüyen blues yeni türleri de doğurdu zaman içinde. 1930’lara gelindiğinde blues tüm dünyaya yayılmıştı.

Blues, Amerikan toplumuyla buluşunca tabii olarak bir tavrı bir zümreyi de ifade etmeye başladı. Öyle ki erkekler cepken ve şapkalarla tamamlanmış takım elbiseler giyer papyon ya da fular takarlardı.Kadınlar da çoğunlukla bileğe kadar uzanan ihtişamlı elbiseler giyer, tüylerin taşların süslediği şapkalar, broşlar takar ve o dönemlerde müzik yapılan kulüplere giderlerdi. Birinci Dünya Savaşı ardından yaşanan kasvetli ortamdan ve sıkıntılardan kaçış yolu oluyordu müzik. Moda dünyasında “Jazz Ages” olarak adlandırılacak bu dönem de böylece başlamış oluyordu.

Dönemin sanatçılarında da o ihtişam gözlenmekteydi. Sahnelere çıkışı 20.yüzyılın başlarına rastlayan Ma Rainey bu dönemi şüphesiz en güzel yansıtan sanatçılardan. Bu yüzden olsa gerek kendisine “The Mother Of Blues” – Blues’un Annesi denecekti. Yine aynı dönemde ses getiren bir diğer isimse Bessie Smith’di. İlk kayıtlarını 1920’lerin başında yapan Bessie Smith pek çok hit şarkıya imza attı ve “Downhearted Blues” şarkısı ile dönemin müzik listelerinde 1 numaraya yükseldi. Yine aynı şarkıyla 2006 Grammy Ödül Töreni’nde “Hall Of Fame” ödülüne layık görüldü ki bu kendisin aynı ödülü üçüncü kez alışıydı.


Blues, öyle bir dönemde yayıldı ki Amerika’da, köleliğin ve bununla beraber Afro-amerikan halkın kendini ifade ediş biçimi haline geldi. Bundan dolayı pek çok Hollywood yapımı filme de konu oldu. 2009 yılında Disney, bilinen “Kurbağa Prens” masalına farklı bir boyut kazandırarak bizleri, "Prenses ve Kurbağa" filmi ile blues ve cazın yayıldığı 1912 New Orleans’ında idealist ve siyahi bir genç kızın öyküsüne ortak etti.



Blues, bir halkın dile geliş biçimiydi aslında. Zamanla tüm dünyaya mal oldu ve bugünkü pek çok müzik türüne zemin hazırladı. Önümüzdeki yazılarda bundan bahsediyor olacağım. Umarım keyifle okumuşsunuzdur. Şimdilik hoşçakalın J

#Inspiration


Erkekler için punk kültüründen ilham alan stil önerim.T-shirt ve pantolon Zara. Denim yelek H.E. by Mango. Ayakkabı H&M. Gözlükler Ray-Ban.




















Cara Delevingne punk kültürünü sokak stiline başarıyla uygulayanlardan. Ondan ilham alabilirsiniz. Ceket,büstiyer ve gömlek için H&M'e, metal rozetler için Zara'ya, etek için Mango'ya, botlar içinse Pull&Bear'a uğrayabilirsiniz.

4 Ocak 2016 Pazartesi

Punk.t !

Dedim ki blogun ilk yazısı adına yaraşır, müzikli, modalı anlamlı olsun. 



Hal böyle olunca içeriği hem modaya yön vermiş hem de müzikal bir hareket olan "punk" hareketinden bahsedelim. Nedir punk? Nereden çıktı?

Punk kültürü, minimalist ve sistem karşıtı olan "punk rock" müzik türüne dayanan, 70'lerin ortasında ifade özgürlüğü hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Bu bilgiyi wikipediadan arakladım çaktırmayın!


​​

Punk müzik diyince akla elbette ki ünlü ingiliz müzik grubu "Sex Pistols" geliyor. Pek çok rock grubuna ilham olmuş grubun, ingilizlerin kraliçelerine olan hayranlığını eleştirdikleri meşhur şarkıları "God Save the Queen" punk rock ne anlatır, ne ifade eder onu anlatmaya yeterli.


​​


Punk kültürüne moda açısından bakalım bir de. Punk ve moda aslında birleşmemesi gereken ancak birleştiği zaman da şahane işler ortaya çıkaran iki kavram. Öyle ki, punk kültürü düzene, sisteme karşı olduğu gibi moda olana da karşı. Bu durum ingiliz modacı Vivienne Westwood punk kültürünü alıp modanın kalbine yerleştirinceye kadar sürdü. Aktivist duruşu, farklı saç tarzı ve makyajı ile punk kültürünü iliklerine kadar yaşıyor Westwood.Yaşamakla kalmıyor bu ruhu tasarımlarıyla müşterilerine de sunuyor.

​​


​​


 Aykırı saç modelleri, zincirler, file çoraplar, zımbalar, deriler... Kısacası sıradan olmayan pek çok şey akla geliyor punk ve moda bir araya gelince. Bence biraz da maskülen bir havası var punk giyim tarzının. Sert ve güçlü bir imaj sergiliyor. 

Günümüze gelindiğinde biraz daha sadeleşmiş bir punk kültürü göze çarpıyor açıkçası. Bir dönem moda olan neon renkler ile siyah, ya da deri ceketler ve zımbalar punk ruhunu yansıtmak için yeterli olabiliyor.


Yeni nesil moda ikonlarının bu asi tavrı yansıtma biçimleri de etken oluyor tabii. Cara Delevingne, Miley Cyrus, bir türlü yaşlanmak bilmeyen Madonna ve aklıma şu an gelmeyen pek çok kadın, punk tavrın modaya ve sosyal yaşama yansımasına örnek oluşturabilir. 
​​

Punk, gerek müziğin gerekse modanın içinde, tavrıyla ve ifade ediliş biçimiyle 70'lerden günümüze kadar her dönem yer almıştır. Ve bir kaç yüzyıl daha yer alacağından şüphem yok. 

3 Ocak 2016 Pazar

Merhaba!

   Herkese selam. Uzun zamandır yapmak istediğim ve bir türlü vakit ayıramadığım bir işe yeni yıl ile beraber adım atıyorum. Arkadaşlarım sürekli "Emir sen de blog yazsana, web sitesi açsana, fikirlerini paylaşsana vs." gibi beni gaza getirmeye çalışan cümleler kuruyorlardı.

Ben de hep aynı cümlelerle cevap veriyordum: "Blogger devri bitti, hem vaktim de yok!" Sonra bi an dedim ki: "Bunu kendim için yapacağım!"

 Ve işte burdayım!


   Blogda neler bulacağınıza gelince orası biraz karışık. Daha önce moda üzerine sıkça yazdım. Ama bu kez iş daha farklı olacak. Çünkü hayatımın merkezi aslında "müzik" ve bunu merkez alarak çokça müzik, mümkün olduğunca modadan bahsedeceğim, biraz hayattan aldıklarımı anlatıp, azıcık da görüşlerimi belirteceğim bir blog hazırlamaya karar verdim.

    Ortaya neler çıkacak ben de bilmiyorum. Ben yazacağım, siz okuyacaksınız ve neler olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Şimdilik hoşça ve beklemede kalın ;)